Menu
ANKARANIN GERÇEK SAHİPLERİ
ANKARANIN BEBESİ GÜÇLÜ OLUR
Bu hafta sonu Kayseri maçı analizi ile birlikte sürpriz röportajları sizlerle paylaşmak istiyorum. Ben her ne kadar doğuştan Ankaragüçlü olsam da sizlere bu işe gönül vermiş, tribünü adeta meslek gibi gören Ankaragüçlüler ile tanıştırmak istiyorum. İlerleyen haftalarda ise büyük bir kaç sürpriz ile sizlere önemli bilgiler aktarmayı planlıyorum. Beni takipte kalın, hoşça kalın...
0 Comments
Stadyumdan ayrılırken tabelaya bir kez daha bakıp iç geçirdik hepimiz. Liderken içeride 3 gol yenir mi diye düşündük hepimiz. Ama olsun biliyorduk bu son değil ve şampiyonluğa giden yolda daha uzun bir zaman vardı. Ama benim için ayrı bir üzücü oldu. Kaç ay sonra ilk defa maça gelip 3 gol ile eve dönmek çok koydu bana. Neyse 2 hafta sonra yine aynı yerdeyiz dedim kendime ve stadyumdan yavaş yavaş ayrıldık. Ama yenildik diye ritüellerimizden vazgeçecek değildik. Maçlara gelenler az çok bilirler. Maç öncesi ve sonra stat çevresinde seyyar köfteciler türer. Biz bu köftelere "Tükürük Köfte" deriz. Sebebini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Maça gelmişken yemeden dönmek olmazdı. Sıradayken köfteci abinin dediği hem üzdü hem güldürdü aslında. "3 tane yedik daha ne yiyeceksiniz?" Aslında bütün günün özeti tek cümlede saklıydı. Bu acıklı cümle sonunda 5 liraya köfte artı ayranımızı alıp sessiz sessiz yeyip uzaklaştık stat çevresinden. Sevgilimize 2 hafta sonrasına sözleştik ve evlere dağıldık.
Zorda olsa biletleri alıp stada doğru geçmeye başladık. İçeri girince cidden ne kadar özlediğimi bir kere daha anlamış oldum. Stadyumda ki olay şudur. Boş bir yer gördüğün zaman geçeceksin oraya. Zaten oturmak mümkün değildir. Ayakta olacaksın. Girer girmez de bağırmaya başlayacaksın. Zaten Gecekondu'nun tribün lideri Ali İmdat şöyle etraflıca bakar ve korkudan bağırmaya başlarsın. Ali İmdat’da hepimizin saygı duyduğu, gönlünü Ankaragücü tribünlerine kaptıran bir abimizdir. İlerleyen günlerde size Gecekondu hakkında daha fazla bilgi vereceğim zaten. Bizim için her şey güzel başlamıştı maç adına. Sanki sesimizi o gün son kez kullanacakmış gibi haykırdık tribünde. İlk golü de biz bulduk hatta. Bu olay haliyle bizi daha çok gaza getirdi. Fakat aniden ne olduğunu anlamadan 3 gol üst üste yedik. Adeta o bayram havası gitti cenaze evi havası geldi tribüne. “TARAFTAR ARTIK NE YAPSIN?” diye tempo tutulmaya başlanmıştı bile. Bir an içimden keşke yine gelmeseydim de geçen hafta ki totemi uygulasaydım dedim. Sanırım artık yeni bir uğurlu forma bulmam lazımdı. Bu skorla liderliği kaptırmıştık Gümüşhane’ye. Ama olsun ne demiştik biz? “İYİ GÜNÜNDE KÖTÜ GÜNÜNDE HEP BERABERİZ ÇÜNKÜ BİZ ANKARAGÜÇLÜYÜZ!!!”
Ulus'a yaklaşırken o acı tablo tekrar karşıladı bizi. Unutmuşuz maç günü kalabalığını. İnanılmaz bir trafik vardı Ulus'da. Arabayı park edebileceğimiz bir yer bulup yürümeye başladık. Hemen tanımadığımız taraftarlarla kaynaşıp bestelere güzel bir giriş yaptık o esnada. Zaten tribünü bu yüzden seviyorum. Görüşün, sosyal statün ne olursa olsun arma uğruna tanımadığın adamlarla kol kola girip aynı şarkıyı bağırıyorsun ya, işte anlıyorsun o zaman dünyada ki kavgaların ne kadar boş olduğunu. Daha ilk kez 10 saniye önce gördüğün adamla kol kola yürümeye başlıyorsun. Bu şekilde stadın önüne kadar geldik. Şimdi daha büyük sorunlarımız var. Bilet almak. Bizim maç biletlerimiz Süper Lig takımları gibi Passolig üzerinden satılmıyor. Hala kara düzen kağıt bilet vardır bizde. O yüzden sıraya girersiniz bilet için. Sıra dediysem aklınıza hemen Starbucks'da girdiğiniz sıralar gelmesin. Üst üste bir şekilde gişeye yanaşmaya çalışırsın. Öyle tek sıra falan yoktur. Cüssesine güvenen girer o sıraya yoksa karaborsadan sıraya girmeden alırsın biletini. Tabi biz kulüp üzerinden para kazananlara karşı olduğumuz için gişeden alıyoruz biletimizi ama cidden yorucu oluyor. Sıra çabuk bitiyor ama cidden Olimpiyatlarda güreş müsabakasına çıkmış gibi oluyorsun. Bizde 5 ayrı koldan sıraya girip sonunda biletlerimize kavuştuk.
Ve artık benim içinde bekleyiş bitmişti. Neredeyse aylardır bu günü bekliyordum. Neden aylardır? Daha önceden de yazdığım gibi yaklaşık 10 haftadır cezalıyız bir de geçen hafta sınavım yüzünden ben gidememiştim. Tabi bir de geçen sezonla bu sezon arasında ki zaman farkı. Nereden baksan 5 ay ediyor. Size anlatamam çocuklar gibi şendim o sabah. Erkenden uyandım saat 13:30 da ki maç için. Hemen 5 aydır dokunmadığım uğurlu formamı çıkardım en korunaklı yerden. Sanki 5 aydır sevgilisini görmeyen biri gibi hazırlandım adeta. Kolay mı? Epeydir görüşemiyoruz haliyle. Hava buz gibi olmasına rağmen sıkı giyinmedik. Nasıl olsa hop oturup hop kalkıcağız tribünde. Rahat hareket etmemiz lazım. Kahvaltımı yaptım ve arkadaşlarımı beklemeye başladım. Ankara'yı bilenler iyi bilir. Kurtuluştan stada garın önünden gidilir. İşte biz de o güzergahtan ilerlemeye başladık. Bestelerimizi bağıra bağıra inlettik arabanın içini.
Ve artık büyük gün gelip çatmıştı. Geçen sezon aldığımız seyircisiz oynama cezası bitmiş sonunda seyircimiz aşkıyla buluşacaktı. Şahsen ben o maça gidemedim ama bütün arkadaşlarım oradaydı ve takıma inanılmaz bir destekte bulundular. Kendimi cidden kötü hissettiğim günlerden biriydi. Fakat her maça gidemediğim de yaptığım totemi tekrarlama şansı bulmuştum kendimde. Maçın sonuna kadar skor hakkında bir bilgim olmayacaktı ve maç biter bitmez stat içinde bulunan arkadaşlarımı arayıp maçın sonucunu öğrenecektim. Çünkü orada olamasam da o sevinci veya hüznü onlarla paylaşmayı seviyorum. Genelde böyle yaptığımda skor bizim lehimize oluyordu bu yüzden de arkadaşlarım bunu bozmuyordu. Gergin geçen bir bekleyişin sonunda arkadaşlarımı arayıp maçın skorunu öğrendim ve cidden bozuk olan moralimi havaya çıkartan sonucu öğrendim. Evet! Trabzon'u 6 golle yenmiştik. Zaten bu taraftara başka nasıl teşekkür edilebilirdi?
Tarihinde bir çok başarısı bulunan şanlı Ankaragücü daha önceden de bahsettiğim gibi son 5 yıldır büyük sorunlarla uğraşıyor. Maddi açıdan büyük bir sıkıntı içerisinde bulunan Ankaragücü daha bir kaç yıl öncesine kadar futbolcuların maaşlarını ödeyemiyor hatta Fifa tarafından cezalara çarptırılıyordu. Tabi ki bu durumun birden çok sebebi var. İlk olarak Ankaragücü diğer büyük kulüplerin aksine sayısal olarak yeterli taraftar desteği alamıyor. Diğer büyük takımların tüm Türkiye'de seyircisi varken Ankaragücü'nün seyirci desteği daha çok Ankara bazlı. Tabi ki bu durum da ekonomik olarak kulübü sarsıyor. Diğer bir etmen de son yıllarda kulüp bir çok politik olay yaşadı. Ankaragücü başkanlık seçimlerine politikacıların karışması, bu denli taraftarı olan bir kulübü tabi ki kötü etkiledi. Politikacılar tarafından verilen sözler tutulmayınca Ankaragücü büyük bir ekonomik buhran yaşadı ve elindeki bütün futbolcuları tek tek kaybetti. Hatta Süper Lig'de ki son sezonunda yaş ortalaması 18 olan bir kadroya sahipti. Bu da bir futbol takımı için bir felaket demek çünkü 18 yaşında ki liseli gençlerin Süper Lig'de maaşları yaklaşık yıllık 2 milyon $'ı bulan futbolculara karşı oynaması kabul edilemez bir durumdu. Takip eden sezonlar da ilk olarak şimdi ki adı PTT 1. Lig'e ardından da TFF 2. Lig'e düşmüştü. Fakat bu durum taraftarı hiç etkilemedi. Büyük Ankaragücü taraftarı hala statları doldurarak Ankaragücü'ne destek olmaya devam ediyor.
|
AuthorMert Nejdet Çeker Archives
Ocak 2017
Categories |