Menu
ANKARANIN GERÇEK SAHİPLERİ
ANKARANIN BEBESİ GÜÇLÜ OLUR
Aslında bu sorunun cevabını sizlere blog aracılığıyla değilde Ankara 19 Mayıs Stadyumun'un önünde her hangi bir Ankaragücü maçı öncesi verebilseydim. Çünkü bu sevda kuru laflar ile anlaşılabilecek bir duygu değil. İnsanın içine işleyen Ankara'nın soğuk ayazını adeta sıcak bir yaz akşamına çeviren, şarkıların içinde geçen aşk nakaratlarını adeta düelloya davet eden apayrı bir hissiyat. Şimdi gel de bunu 29 tane harf ile anlatmaya çalış. Bir babanın oğlu üstünde titremesi, bir annenin çocuğunu koruması veya bir adamın nişanlısını sevmesi ne ise işte bir Ankaragüçlü'nün o sarı lacivert renkleri görmesi aynı anlama gelir. Çok farklıdır Ankaragücü'nü sevmek. Küçük çocuklar hangi takımın başarısı daha fazla deyip kendine takım seçerken, bizler aşkın, sevdanın, emeğin, dostluğun hikayelerini babalarımızdan ve dedelerimizden dinleyerek Ankaragücü'ne tutuluruz. Kupa finalinde sevinçten binlerce taraftarın üstüne atlayan kaleci Adil'in hikayesini dinleriz babamızdan. Şehit Abdulkerim Bayraktar abimizin bizlere emanet etmiş olduğu dostluğu amcamız anlatır bize. Beşiktaşlı dayımız bizim için dayı değildir. Sevmeyiz aile içinde ki yabancıyı. Ötekidir bizim için o. Neyine yetmemiştir Ankaragücü ? Bizler cebinde ki son parasını deplasman otobüsü için ayırıp günü aç geçiren bir taraftar grubuyuzdur. Küçük kardeşlerimiz deplasmanlara gidemediği için harçlıklarından biriktirip durumu olmayan abilerine vermek isterler ki en azından ruhları takımı yalnız bırakmasın. İşte Ankaragücü taraftarı olmanın ruhu bu kadar derin ve hafife alınmayacak bir sevdadır.
0 Comments
|
AuthorMert Nejdet Çeker Archives
Ocak 2017
Categories |