Menu
ANKARANIN GERÇEK SAHİPLERİ
ANKARANIN BEBESİ GÜÇLÜ OLUR
Ve artık benim içinde bekleyiş bitmişti. Neredeyse aylardır bu günü bekliyordum. Neden aylardır? Daha önceden de yazdığım gibi yaklaşık 10 haftadır cezalıyız bir de geçen hafta sınavım yüzünden ben gidememiştim. Tabi bir de geçen sezonla bu sezon arasında ki zaman farkı. Nereden baksan 5 ay ediyor. Size anlatamam çocuklar gibi şendim o sabah. Erkenden uyandım saat 13:30 da ki maç için. Hemen 5 aydır dokunmadığım uğurlu formamı çıkardım en korunaklı yerden. Sanki 5 aydır sevgilisini görmeyen biri gibi hazırlandım adeta. Kolay mı? Epeydir görüşemiyoruz haliyle. Hava buz gibi olmasına rağmen sıkı giyinmedik. Nasıl olsa hop oturup hop kalkıcağız tribünde. Rahat hareket etmemiz lazım. Kahvaltımı yaptım ve arkadaşlarımı beklemeye başladım. Ankara'yı bilenler iyi bilir. Kurtuluştan stada garın önünden gidilir. İşte biz de o güzergahtan ilerlemeye başladık. Bestelerimizi bağıra bağıra inlettik arabanın içini.
0 Comments
Ve artık büyük gün gelip çatmıştı. Geçen sezon aldığımız seyircisiz oynama cezası bitmiş sonunda seyircimiz aşkıyla buluşacaktı. Şahsen ben o maça gidemedim ama bütün arkadaşlarım oradaydı ve takıma inanılmaz bir destekte bulundular. Kendimi cidden kötü hissettiğim günlerden biriydi. Fakat her maça gidemediğim de yaptığım totemi tekrarlama şansı bulmuştum kendimde. Maçın sonuna kadar skor hakkında bir bilgim olmayacaktı ve maç biter bitmez stat içinde bulunan arkadaşlarımı arayıp maçın sonucunu öğrenecektim. Çünkü orada olamasam da o sevinci veya hüznü onlarla paylaşmayı seviyorum. Genelde böyle yaptığımda skor bizim lehimize oluyordu bu yüzden de arkadaşlarım bunu bozmuyordu. Gergin geçen bir bekleyişin sonunda arkadaşlarımı arayıp maçın skorunu öğrendim ve cidden bozuk olan moralimi havaya çıkartan sonucu öğrendim. Evet! Trabzon'u 6 golle yenmiştik. Zaten bu taraftara başka nasıl teşekkür edilebilirdi?
Tarihinde bir çok başarısı bulunan şanlı Ankaragücü daha önceden de bahsettiğim gibi son 5 yıldır büyük sorunlarla uğraşıyor. Maddi açıdan büyük bir sıkıntı içerisinde bulunan Ankaragücü daha bir kaç yıl öncesine kadar futbolcuların maaşlarını ödeyemiyor hatta Fifa tarafından cezalara çarptırılıyordu. Tabi ki bu durumun birden çok sebebi var. İlk olarak Ankaragücü diğer büyük kulüplerin aksine sayısal olarak yeterli taraftar desteği alamıyor. Diğer büyük takımların tüm Türkiye'de seyircisi varken Ankaragücü'nün seyirci desteği daha çok Ankara bazlı. Tabi ki bu durum da ekonomik olarak kulübü sarsıyor. Diğer bir etmen de son yıllarda kulüp bir çok politik olay yaşadı. Ankaragücü başkanlık seçimlerine politikacıların karışması, bu denli taraftarı olan bir kulübü tabi ki kötü etkiledi. Politikacılar tarafından verilen sözler tutulmayınca Ankaragücü büyük bir ekonomik buhran yaşadı ve elindeki bütün futbolcuları tek tek kaybetti. Hatta Süper Lig'de ki son sezonunda yaş ortalaması 18 olan bir kadroya sahipti. Bu da bir futbol takımı için bir felaket demek çünkü 18 yaşında ki liseli gençlerin Süper Lig'de maaşları yaklaşık yıllık 2 milyon $'ı bulan futbolculara karşı oynaması kabul edilemez bir durumdu. Takip eden sezonlar da ilk olarak şimdi ki adı PTT 1. Lig'e ardından da TFF 2. Lig'e düşmüştü. Fakat bu durum taraftarı hiç etkilemedi. Büyük Ankaragücü taraftarı hala statları doldurarak Ankaragücü'ne destek olmaya devam ediyor.
Aslında bu sorunun cevabını sizlere blog aracılığıyla değilde Ankara 19 Mayıs Stadyumun'un önünde her hangi bir Ankaragücü maçı öncesi verebilseydim. Çünkü bu sevda kuru laflar ile anlaşılabilecek bir duygu değil. İnsanın içine işleyen Ankara'nın soğuk ayazını adeta sıcak bir yaz akşamına çeviren, şarkıların içinde geçen aşk nakaratlarını adeta düelloya davet eden apayrı bir hissiyat. Şimdi gel de bunu 29 tane harf ile anlatmaya çalış. Bir babanın oğlu üstünde titremesi, bir annenin çocuğunu koruması veya bir adamın nişanlısını sevmesi ne ise işte bir Ankaragüçlü'nün o sarı lacivert renkleri görmesi aynı anlama gelir. Çok farklıdır Ankaragücü'nü sevmek. Küçük çocuklar hangi takımın başarısı daha fazla deyip kendine takım seçerken, bizler aşkın, sevdanın, emeğin, dostluğun hikayelerini babalarımızdan ve dedelerimizden dinleyerek Ankaragücü'ne tutuluruz. Kupa finalinde sevinçten binlerce taraftarın üstüne atlayan kaleci Adil'in hikayesini dinleriz babamızdan. Şehit Abdulkerim Bayraktar abimizin bizlere emanet etmiş olduğu dostluğu amcamız anlatır bize. Beşiktaşlı dayımız bizim için dayı değildir. Sevmeyiz aile içinde ki yabancıyı. Ötekidir bizim için o. Neyine yetmemiştir Ankaragücü ? Bizler cebinde ki son parasını deplasman otobüsü için ayırıp günü aç geçiren bir taraftar grubuyuzdur. Küçük kardeşlerimiz deplasmanlara gidemediği için harçlıklarından biriktirip durumu olmayan abilerine vermek isterler ki en azından ruhları takımı yalnız bırakmasın. İşte Ankaragücü taraftarı olmanın ruhu bu kadar derin ve hafife alınmayacak bir sevdadır.
|
AuthorMert Nejdet Çeker Archives
Ocak 2017
Categories |